Aksaray: Fatih’in sadrazamı İshak Paşa,
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Aksaray’ı ele
geçirdikten sonra orada yaşayan bölge
insanlarını bugünkü Aksaray semtinin
bulunduğu yere gönderir. Aksaraylılar
da semte adlarını verirler.
Ahırkapı: Marmara Denizi’nin kıyısında
yer alan yedi ahır kapısından birisi
olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu
has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı
ismi verildi.
Aşiyan: kuş yuvası
Aşiyan: Günümüzdeki ismini şair Tevfik
Fikret’in burada bulunan, Farsça’da kuş
yuvası anlamına gelen ’Aşiyan’ isimli
evinden alıyor.
Bağlarbaşı: Semt, en ünlü bağ ve bahçelerin
bir dönem burada yer almasından dolayı
bu adla anılıyor.
Bebek: Semtin isminin nereden geldiği
konusunda iki rivayet bulunuyor.
Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet’in
bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının
Bebek lakaplı olması. Diğeri ise padişahın
semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp
korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan
sonra bahçesinin bebek bahçesi olarak anılması.
Beşiktaş:İlk görüş, semtin ismini Barbaros
Hayrettin Paşa’nın gemilerini bağlamak için
diktirdiği beş taştan aldığı yönünde. Diğeri
ise bir papazın burada yaptığı kiliseye Kudüs’ten
getirdiği beşik taşını koyduğu ve ismin buradan
geldiği yönünde.
Beyazıt: Sultan II. Beyazıt’ın buraya kendi
ismiyle anılacak bir külliye yaptırmasından
sonra semt, Beyazıt olarak anılmaya başladı.
Beyoğlu: Semtin isminin nerden geldiği konusunda
çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine
göre, İslamiyet’i kabul edip burada oturmaya
başlayan Pontus Prensinden adını alıyor semt.
Diğerine göreyse, ’Bey Oğlu’ diye anılan
Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor
semtin adı. Son bir rivayet de, burada oturan
Venedik elçisine, yazışmalarda, "Beyoğlu" diye
hitap edilmesinden semtin bu adla anıldığını söylüyor.
Bakırköy: Bizanslıların ’Makri Hori’ dedikleri
semt, 14. yüzyılda Osmanlıların eline geçince
’Makriköy’ adını aldı. 1925’te ulusal sınırlar
içindeki yabancı kökenli adların değiştirilmesi
sırasında Atatürk’ün isteğiyle semt Bakırköy
adını aldı.
Bostancı: Semt, adını eskiden her türlü meyve
ve sebzenin yetiştirildiği bostanlardan biri
olmasından alıyor.
Depremde çatlayan kapı
Çatladıkapı: Bizans zamanında yapılan surların
Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde
meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem
de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başladı.
Çemberlitaş: Bizans’ın en önemli meydanlarından
Constantinus Forumu’nun bulunduğu yerdeki büyük
sütunlardan birisi olan Çemberlitaş, semte adını
verdi.
Çengelköy: Eskiden gemi çapaları bu köyde
yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin
ediliyor.
Çıksalın: Güzel manzaralı, geniş bir çevreye
hakim olan bölgeye, halk arasında "çık, salın"
denilmeye başlandı.
Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı
denetleme yetkisi ’Emin’lere aitti. Semt,
adını burada bulunan ’Gümrük Eminliği’nden alıyor.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve
Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den
alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar
padişah tarafından Madam Feri’nin eşine
bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun
ismiyle anılmaya başlandı.
Galata: Gala, Rumca da "süt" anlamına
geliyor. Bir rivayete göre Galata’nın
adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak
türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca
’denize inen yol’ anlamına gelen ’galata’
kelimesi düşünülerek bu isim verildi.
Horhor: Fatih’te bulunan semt, adını Horhor
çeşmesinden alıyor. Rivayete göre Fatih
Sultan Mehmet bölge civarında yürürken
yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere,
"Buraya bir çeşme yapın baksanıza ’hor hor’
su sesleri geliyor" der ve buraya bir çeşme
yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılmaya
başlar.
Okmeydanı: Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını
burada kurulan karargâhta geçirmiş. Semtin ismi
de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
Şişli: Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye
anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu
ve ’Şişçilerin Konağı’nın zamanla değişikliğe
uğrayarak ’Şişlilerin Konağı’ hâline gelmesiyle
semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı
dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak
için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkanı
açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını
düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması
yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal
olarak anılmaya başlandı.
Sütlüce: Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt
Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir
köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden
su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına
inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak
anılır oldu.
Tahtakale: Sözlük anlamı ’kale altı’ olan
Taht-el-kale’nin bozulmasıyla Tahtakale’ye
dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki
eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı
için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.
Taksim: Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka
taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.
Teşvikiye: Sultan Abdülmecit’in bir mahalle
kurulması için teşvikte bulunduğu semtin adı
Teşvikiye olarak kaldı. Bu durumu, Harbiye
Karakolu ile Rumeli ve Valikonağı Caddelerinin
kesiştiği kavşakta bulunan iki taş belgeleliyor.
Unkapanı: Bazı satış yerlerinde Arapça’da
’Kabban’ adını taşıyan büyük teraziler
bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı.
Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler
demirlediğinden, semt bu adı aldı.
Üsküdar: Bizans devrinde, Skutari denilen asker
kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için
semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla
Üsküdar’a dönüştü.
Veliefendi: Hipodrom bir zamanlar Şeyhülislam
Veli Efendi’nin sahibi olduğu topraklar
üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi’yle
anılıyor.